82’nci Venedik Film Festivali’nde Filistinli Hind Rajab’ın hikâyesini anlatan “The Voice of Hind Rajab”, Jüri Büyük Ödülü’nü kazandı. Yönetmen Kaouther Ben Hania, “Hind’in sesi tüm dünyanın duyabildiği bir kurtuluş çığlığıydı ama kimse cevap vermedi” dedi.
Daha başlamadan yüzlerce sinemacının bildiri yayımlayarak İsrail’in Gazze’deki katliamına karşı net bir duruş sergilenmesine yönelik çağrısı ile 82’nci Venedik Film Festivali’nin gündemi belli olmuştu. Ama asıl duygu patlaması, yapımcıları arasında Brad Pitt, Jonathan Glazer, Joaquin Phoenix, Alfonso Cuarón ve Rooney Mara’nın olduğu, Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania imzalı “The Voice of Hind Rajab”ın prömiyerinde yaşandı. 22 dakika boyunca ayakta alkışlanan film, İsrail ordusu tarafından öldürülen beş yaşındaki Filistinli Hind Rajab’ın gerçek hikâyesini, onun ses kayıtları üzerinden anlatıyordu.
70 dakikalık ses kaydında Hind, Filistin Kızılay Derneği’ndeki çağrı merkezini defalarca arıyor. “Lütfen gelip beni alın, korkuyorum” cümleleri duyuluyor. Annesinden onay alarak çekilen filmin, Venedik’ten büyük ödülle döneceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Öyle de oldu. Altın Aslan’ı alamasa da ikinci büyük ödül olan Jüri Büyük Ödülü’nü kazandı. Ben Hania ödül konuşmasında “Bu ödülü Filistin Kızılayı’na ve Gazze’de hayat kurtarmak için her şeyini riske atan herkese ithaf ediyorum. Onlar gerçek kahramanlar.
Hind’in sesi, Gazze’nin sesidir. Hind’in sesi tüm dünyanın duyabildiği bir kurtuluş çığlığıydı ama kimse cevap vermedi. Sesi, hesap sorulup adalet sağlanana kadar yankılanmaya devam edecek. Sinema onu geri getiremez veya ona yapılan vahşeti silemez ama sesini koruyabilir. Hind’in annesi ve küçük kardeşi hâlâ Gazze’de ve hayatları tehlikede. Bu sadece Hind’in hikâyesi değil, ceza almadan hareket eden suçlu bir İsrail rejiminin hikâyesi… Hind huzur içinde yatsın, katillerinin gözleri uyku yüzü görmesin ve Filistin özgür olsun” dedi. Jim Jarmusch’un ilk kez katıldığı festivalde üç farklı aileyi ve dinamiklerini anlatan “Father Mother Sister Brother” filmi Altın Aslan’a layık gördü. Jarmusch konuşmasında “Sanatın politik olması için doğrudan siyasete değinmesi gerekmez. Aramızda empati ve bağ kurabilir ki bu da sahip olduğumuz sorunları çözmenin ilk adımıdır” dedi. En İyi Yönetmen Ödülü’nü Benny Safdie, “The Smashing Machine” ile aldı. Çinli oyuncu Xin Zhilei “The Sun Rises on Us All” ile En İyi Kadın Oyuncu, Toni Servillo da “La Grazia” ile En İyi Erkek Oyuncu seçildi.
‘İnsanlığımızı kaybetmeyeceğiz’
Orizzonti Bölümü’nde “Songs of Forgotten Trees” filmiyle En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Hint Anuparna Roy, konuşmasında “Her çocuk barış, özgürlük ve kurtuluşu hak eder. Filistin de bir istisna değildir” dedi. Aynı bölümde “The Ivy” filmiyle En İyi Senaryo Ödülü’ne layık görülen Ekvadorlu Ana Cristina Barragan, İspanyolca yaptığı ödül konuşmasını “Özgür Filistin” diyerek bitirdi. Armani Beauty Seyirci Ödülü’nü kazanan “Calle Malaga” filminin yönetmeni Faslı Maryam Touzani “Bugün bir anne olarak konuşurken çocuğuma bakabiliyorsam kendimi şanslı sayabilirim. Çünkü kaç anne çocuksuz kaldı? Kaç çocuk annesiz, babasız kaldı? Bu dehşet sona erene kadar kaç kişi daha kaybedecek? Gözyaşlarımızı silip yolumuza devam ediyoruz ama insanlığımızı kaybetmeyi reddediyoruz” diye konuştu.